bugün
yenile
    1. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
    2. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      uzun zamandır böyle öfkeli görmemiştim kendimi. ilk defa öfkemden güldüm, kahkahalar attım caddelerde, kadıköy sokaklarında. büyük konuşmayacakmış insan. elim yumruk cepte , öfkemden uyuyamıyorum.
    3. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Mehmet Yıldırım'ın sesinden ''Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından..'' -Nazım Hikmet Ran
    4. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Nazım Hikmet’e ait olan bu güzel şiiri, Hümeyra Mükemmel seslendirmiş; .
    5. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... "
      0en sevdiğim kısmı - sunturlu 17.02.2018 03:15:06 |#3693642
    6. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      t: nazım hikmet şiiri. --- spoiler --- 1 yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesela, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani bütün işin gücün yaşamak olacak. yaşamayı ciddiye alacaksın, yani o derecede, öylesine ki, mesela, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut kocaman gözlüklerin, beyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar için, hem de hiç kimse seni buna zorlamamışken, hem de en güzel en gerçek şeyin yaşamak olduğunu bildiğin halde. yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı, yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin, hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil, ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için, yaşamak yanı ağır bastığından. 1947 . 2 diyelim ki, ağır ameliyatlık hastayız, yani, beyaz masadan, bir daha kalkmamak ihtimali de var. duymamak mümkün değilse de biraz erken gitmenin kederini biz yine de güleceğiz anlatılan bektaşi fıkrasına, hava yağmurlu mu, diye bakacağız pencereden, yahut da sabırsızlıkla bekleyeceğiz en son ajans haberlerini. diyelim ki, dövüşülmeye değer bir şeyler için, diyelim ki, cephedeyiz. daha orda ilk hücumda, daha o gün yüzükoyun kapaklanıp ölmek de mümkün. tuhaf bir hınçla bileceğiz bunu, fakat yine de çıldırasıya merak edeceğiz belki yıllarca sürecek olan savaşın sonunu. diyelim ki hapisteyiz, yaşımız da elliye yakın, daha da on sekiz sene olsun açılmasına demir kapının. yine de dışarıyla birlikte yaşayacağız, insanları, hayvanları, kavgası ve rüzgarıyla yani, duvarın ardındaki dışarıyla. yani, nasıl ve nerede olursak olalım hiç ölünmeyecekmiş gibi yaşanacak... 1948 . 3 bu dünya soğuyacak, yıldızların arasında bir yıldız, hem de en ufacıklarından, mavi kadifede bir yaldız zerresi yani, yani bu koskocaman dünyamız. bu dünya soğuyacak günün birinde, hatta bir buz yığını yahut ölü bir bulut gibi de değil, boş bir ceviz gibi yuvarlanacak zifiri karanlıkta uçsuz bucaksız. şimdiden çekilecek acısı bunun, duyulacak mahzunluğu şimdiden. böylesine sevilecek bu dünya "yaşadım" diyebilmen için... --- spoiler ---
    7. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hayatımda ezberlediğim ilk ve Nazım'ın kalemine beni aşık eden şiirdir. İdealist, umutlu ve hızlı zamanlarımız tabii. En çok da "Bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin." kısmına yükseliyoruz. Kelimelerin her harfini hissede hissede okuyoruz. Sonra da "Ben yanmasaaam Sen yanmasaaan Biz yanmasaaaak Nasıl çıkar Karanlıklar aydınlığa" diye devam ediyoruz muhakkak. Sonra zaman geçiyor. Hızlı da geçiyor üstelik. İnsanlığın da aydınlığın da beş para etmediğine karar kılıyorsun. Sonra Roy Dranat'ın söylediği geliyor aklına: "Dünyayı düzeltecek ben mi kaldım"a kadar düştüm. Mümkündür ki "Beş parmak bir olmaz"a kadar alçalayım. Her neyse. Sonuçta, "Şimdiden çekilecek acısı bunun Duyulacak mahzunluğu şimdiden."
    8. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Hayat içerisinde birçok belirsizliği ve denklemi barındıran bir var oluştur. Bize düşen ise şu kararı vermek olmak ya da olmamak. Bence herşeye rağmen hayat yaşamaya değer...
    9. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      Ezberimdedir. Fazıl Say ve Genco Erkal performansını izlemek en güncel hayallerimden biri. Nasip olur umarım. Edit: Pandemi öncesi (bkz: nazım oratoryosu) adıyla tüm Türkiye genelinde biletleri satıştaydı. Fakat o zamanda gitmeye param yoktu. Spotify linki
      0o kadar güzel ki umarım bir gün gidebilirsin - vivliografis 03.04.2021 02:03:42 |#4134203
      0Umarım.. - kavunsu 03.04.2021 13:09:50 |#4134322
    10. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      birkaç saat önce genco erkal performansını izledim. o kadar güzel ve büyüleyiciydi ki anlatamam. genco erkal’la beraber tülay günal da vardı. ikisi de birbirinden harikaydı, tülay günal’ın sesi ne güzelmiş meğerse. yaklaşık 1 saat 20 dk sürdü, şiir dinletisi müzikal karışımı bir şeydi. nazım’ın piraye’ye mektuplarından başlayıp ölümüne kadar gittiler. en sonunda da hangisini olduğunu bi hatırlamadığım bir şiiri beraber şarkı gibi seslendirerek ve karşılıklı izlemesi aşırı zevkli bir şekilde tatlı bir dans benzeri bir şeyle bitirdiler. genco erkal’ın yaşamaya dair’i okumasını youtube’dan yüzlerce kere dinlemiştim daha önce ama canlı dinlemek ve o anki hareketlerini izlemek bambaşkaymış. şiiri okumuyor yaşıyordu resmen, hayran olmamak elde değil. dekorundan piyanistine, piyanisten ışıklarının yanıp sönmesine, kapanmasına, loşlaşmasına, tülay günal’ın genco erkal’ın başından aşağı küçük beyaz kağıtlar dökmesine her şeyiyle şahane bir şovdu. bir daha olsa bir daha bayıla bayıla izlerim. ellerimin içi acıyor resmen alkışlamaktan.